{ "title": "Kerkenez", "image": "https://www.kuslar.gen.tr/images/kerkenez.jpg", "date": "19.01.2024 07:34:07", "author": "Peygamber", "article": [ { "article": "
Kerkenez, Kartagiller (Falconidae). Familyasından olup, Yaşadığı yerler; Genellikle Avrupa, Asya ve Afrika'nın ova ve yüksek dağlık arazilerinde bulunurlar. Amerika ve Avusturalya'da yaşayan türler de vardır. Özellikleri; 30-35 cm boyunda gündüz avlanan yırtıcı bir kuş türüdür. Kuş, fare ve köstebek avlayarak beslenmektedir. Çeşitleri; 14 türü vardır. Ömrü; 70 yıldan fazladır.

Tanımı; ufak bir doğan türüne benzemektedir. Uzun, ensiz ve sivri kanatlara sahiptir. İnce ve uzun kuyruklu ile özgün bir yapıya benzemektedir. Erkeğin ve dişinin aralarındaki benzer fark baş kısımlarıdır. Erkeğin tepesi ve ense kısmı mavimsiye dönük gri renklidir. Dişinin tepesi ile ense kısmı kızıl kahverengiye çalar. Üst görünümden bakılırsa mavimsi görüntü veren kuyruk ucunun kalınlığı ile siyah bir bant vardır. El telekleri siyah olup, omuz ve sırt kısımları kızıla bakar. Siyah benekleri de bulunmaktadır. Bıyığı özellikle hemen göze çarpar. Kuyruğun en sonunda kalınlaşır, siyah bantlı ile yaklaşık 8-10 sıra da ince, beyaz bant bulunmaktadır. Kuyruk altı açık krem renkli olup hafif kahverengi benekli ve çizgileri jel ile kaplıdırlar. Karın altı beyaz renklidir. Bıyığı çok nettir. Genç olanlar ise kerkenez üreme olgunluğuna gelmesi sayesinde dişi giysisi ile oluşsalar da kanatları hala olgun kerkenezlere nispeten kısa olarak yuvarlaklığa sahiptir.

Karın altları dişilerinkinden fazla sık çizgisi ile kaplıdır. Kerkenezi genelde uçuşta görmenin daha iyi izlemiyle kızıl sırtı görülebilmektir. Böylece karıştırma olmaz. Bozdoğan (Falco columbarius), delice doğan (Falco subbuteo), aladoğan (Falco vespertinus), 'dan en iyi ayrım yolu olabilmektedir. Kerkenez çok karıştırılabilir, ufak kerkenez (Falco naumanni),'dir. Her iki türün de erkeğine kolayca ayrım yapılabilmektedir. Kerkenezin bıyığı belirtirken, erkek ufak kerkenezde ise bıyık olmamaktadır. Erkek kerkenezlerde kanat altı denilen sırt kısmı siyah benekler ile örtülmüştür. Ufak erkek kerkenez, sırtı ile beneksiz ve kanat altı ile el, kol teleklerinde bahçe şartlarına göre fark edilemeyecek kadar da silik beneklenme ile görülmektedir. Dişi ve genç bireylerde genel anlamda ayrım yapmak olanaksızdır. Kerkenezlerin tırnak rengi siyahken ufak kerkenezlerde kirli beyaza çalar.

Habitatı; Kerkenez doğal ve belirgin bir habitata bağlı olmazlar. Dağılım oluşumlarında en çok nedeni buna bağlıdır. Dağlar, vadiler, orman kenarları, bozkırlar, tarım alanları, deniz kıyıları ve başka şehirlerde yaşaması görülmektedir. Kapalı orman alanları içinde ağaçsız çorak iklim süren yerlerde bulunmazlar. Avlanmaya açık ve kısa bitkilerle kapalı bölgeleri seçmektedirler.

Yayılışı ve Yerel isimleri; Türkiye'nin bütün alanlarında dağılma gösterir. Doğada koruma ve savunma altında türler seviyesindedir.

Beslenmesi; Açık ve doğal şartlar içinde yaşayan kerkenezlerin besin ihtiyacını tarla faresi ve köstebekler ile yaparlar. Küçük memelere sahiptirler. Bazı şehirlerde yaşayan kerkenezlerin ufak ötücü kuşlar ve serçeler de beslendikleri doğrudur. Ayrıca kertenkeleler, solucan, çekirge yani iri böcekler ile beslenme yaparlar. Kerkenezler genelde kuluçkaya yattıkları zaman memeli bulma sıkıntısının zorluğu ile uğraşırlar. Kısacası; İlk defa uçmaya hazırlanan kerkenez yavruları da böceklere ve omurgasızlara av kabiliyeti başarana dek ısrar etmektedirler. Özgür uçabilen bu kerkenez gövde ağırlığı %25'ine yakın sayıda besine ihtiyacını verir.

Biyolojisi; 2 yaşına gelmiş kerkenezler, üreme olgunluğuna gelmiştirler. Kerkenezler yuva yapmamaktadırlar. Yumurtalarını bıraktıkları yerler ise kaya oluklarının, kulelerin, Taşköprülerin boşlukları, ağaç kovuklarına ya da yüksek ağaçların üzerlerine büyük kuşların bıraktığı yerlere bırakırlar. Mart bitiminden, nisan ayı sonuna kadar dişi 4-6 adet yumurta bırakmaktadır. Yumurtaların çapı 34-44mm olup, beyaz kahverengi beneklidir. Dişi tek olarak kuluçkaya yatar. 26-29 gün kuluçka döneminde ve ilk zamanlarda dişiyi yuvayı beklemektedir. Koruma yaparken erkek beslenme işini tek başına yapar. Dişi yavrusu, şayet av fare olarak ise fareyi kas etleriyle beslenirken, kendi iç organları ve tüylerini de yiyip beslemektedir. İkinci haftada yavruların beslenmesini eşler arasında yapar. Erkek ve dişi ayrı, ayrı olarak besleme yapar.

Gündüzün yırtıcılarından koruyabilmek için yuvanın yakınına savunma görevini yapan dişi, erkek de yuvaya av getirir. Yavrular büyüdükçe besin isteği de artar. Dişi için artık yuvadan uzaklaşma vakti gelmiştir. İkinci haftanın bitiminde yavrular tek başına ayakta durabilirler. Üçüncü haftada ise yetişkin kerkenezin boyutuna gelirler. Yavruların hepsi doğan türlerine göre sinirli değillerdir. Bu sebeple yavru ölümleri yavru kavgaları ile nadir rastlanır. Yavrular kendi ihtiyaçlarını karşılama haline gelerek bu sayede yetişkinler avlarını yuvaya bırakıp giderler. Yavrularda yemeyi kendi başlarına yaparlar. Dört hafta yuvada besili yavrular, ilk uçuşlarına başladıktan sonra dört hafta yetişkinler sayesinde beslenirler ve takip edilirler. Daha sonra yuvadan ayrılmak üzere bir bölgeye gitmeye başlarlar.

Göçü; Kerkenezler büyük alan göçmenleridir. Göç sebepleri beslenmeleri ile ilgilidir. Düzenli göçleri yoktur. Genelde tek başlarına göç ederler. Göç sırasında relatif alçaktan (40-100m)'ye yakın uçarlar. Başka yırtıcılar gibi termiklere sıkışıp kalmadıkları için kötü hava şartlarında da göç etmektedirler.

Kuzey Avrupa ve Sibirya'daki gibi göçmendirler ve kış dönemlerinde güneye doğru göç ederler. Şayet besin bulma zorluğu da kış dönemlerinde ovalara ve tarım bölgelerine giderler.

Popülasyonu; Bütün Avrupa ve Asya'da yaşayan ve Kuzey Afrika'da dağılım ve sayıları da oldukça fazladır. Yalnızca Avrupa popülasyonu olarak bilinen 400.000'dir.

Ötüşü; Uzmanların incelemesi sonucunda dişilerin11, erkeklerin de 9 farklı çağrı şekillerine göre incelenmiştir. Bu çağrılar, konuya göre sesin yüksekliği, frekans ve ton değişikliğinde olabilmektedir. Dişilerde olan, erkeklerde de olan yavruların aç oldukları zaman yemek isteme gibi ağlama sesleri çıkardığı görülmüştür. Dişilerin kızışma sendromunda ve kuluçka zamanlarında eşinden yemek yiyeceği zamanlar da daha fazla ağlama sesi duyulur.

Örnek; Ti, ti, ti ya da yazarlardan alınma ki, ki, ki, (Ke, ke, ke) olarak yorumlanan sesleridir. Yuvalarında rahatsız oldukları zaman heyecan sesleridir bunlar. Bu seslerin değişik versiyonları da olabilir.
" } ] }